28 Mart 2013 Perşembe

Geçmişe Sünger Çekmek – Mümkün mü Sahi?




images
Yine aynı rüya. Suadiye’deki o nefis yerde geçen onca yaz ve arkadaşlık o kadar yer etmiş ki içimde, kendimi huzursuz hissettiğim günlerin akşamında zaman zaman bu rüyayı görüyorum. Annem, ben, kızkardeşim ordayız. Evi satmışız ama gizlice kalıyoruz. Yeni sahipleri bilmiyor anahtarın hala bizde olduğunu. Sanki diğer komşularımız da sattığımızı bilmiyorlar. Yine biraradayız hepsi ile.
Rüyamda hem çok mutluyum, hem de çok ürkek; ya yeni ev sahipleri gelirse diye.
Belki okuyanlarınızdan rüyamın psikolojik yorumunu yapabilecekler olacaktır. Ben bilimsel olarak bakmaya çalışıyorum. Beynimizin işleyişi açısından.
Beynimiz nasıl bir organsa, içinden seçtiğimiz nörolojik yol ile hatıralarımızın bize pişmanlık ve tatsızlık yaşatanlarına da üzüleceğimizi bile bile gidebiliyoruz. Geçmişte olmuş bitmiş, yanlış alınmış bir karar için yeniden dertlenirken bulabiliyoruz kendimizi.
Sorum şu: Olmuşu değiştirme şansımız olmadığına göre, bu yolun üstünde kalmanın ne faydası var? Arabesk takılıp, gözyaşı dökerek ferahladığımızı düşünüyorsak çok fena yanılıyoruz. O hüzün anlarında iç sistemimize doluşan kimyasallar bizi için için gerçekten “yiyor.”
Şu an “gerçek zamanlı” olarak sonradan pişman olduğum bir karara ait anının saklandığı nörolojik yolun üstündeyim. Kendime eziyet veren duyguları, düşünceleri seçip seçip kendimi mutsuz kılıyorum. Almış olduğum bir karara karalar bağlıyorum. “Keşke yapmasaydım”diyorum. Midem eziliyor, gözlerim yanıyor. Yok yere. Değişemeyecek birşey için.
O güzel evimizi neden sattık? Nasıl razı geldik? Oysa o an için o karar çok doğruydu bizim açımızdan.
Öyle değil midir zaten? Aldığımız her karar o an için doğrudur. Hepimiz iyi niyetliyizdir. Belki olayı az analiz etmiş olabiliriz. O zaman bir dahaki kararda daha iyi analiz etmeyi hatırlamak dışında bu olayı geride bırakmalıyız. O nörolojik ağı, üstünde sürekli gezinerek sağlamlaştırmak yerine cılızlaştırmak için o düşünce ile bağımızı bilinçli olarak koparmalıyız. Gerçeklerden kaçmak değil yapılacak olan. Kabul edip ilerlemek. Takılmamak.
Bilmek ile yapmak arasındaki mesafe bazen ne kadar uzun olabiliyor …
Siz hangi nörolojik ağınızda gezinmektesiniz şu an düşünce olarak?
Güçlü yönlerinizin, cesur, mutlu ve başarılı anılarınızın olduğu yollara dalın. İçinizi mutluluk hormonu ve kimyasalları ile doldurun; gençleşin güzelleşin.
Hiç olmadı yüzünüzdeki 17 kasınızı çalıştırarak gülün.
Gülün hadi; böyle gülerken aklınıza mutsuz birşey getiremediğinizi farkedeceksiniz. Böylelikle en kolay yoldan düşüncelerinizin, anılarınızın “mutlu” olduğu nörolojik ağınıza giriş yapabileceksiniz.
Unknown